Bende evlat acısı, sende kuyruk acısı varken biz asla dost olamayız. -
Bende evlat acısı, sende kuyruk acısı varken biz asla dost olamayız.
Yazar: | Tarih: 29 / 11 / 2013 | Yazı Okunma: 2971
Sevgili okurlar,Gümüşova AK Parti Belediye Başkan Aday adaylarımız arasında tatlı bir rekabet var.Ancak aday ismi açıklanması geciktikçe bu tatlılık bozulacak gibi görünüyor. Etrafta bir sürü dedikodu dolanıp duruyor.Adaylar arasına nifak sokuyorlar.Bir önceki seçimlerdede bunu gördük.Bu yüzden bu tatlı rekabetin sınırlarını olmayacak yerlere taşımamak lazım.Sekiz kişiden bir kişi aday olacak.Aday olamayan ların kini hırsı umarım aşağıda yazacağım yılan hikayesine benzemez.
Zamanın birinde bir köylü ile yılan arkadaş, dost olurlar.
Köylü yılana her gün süt götürmekte yılan ise ona hergün bir altın vermektedir.
Onların ki karşılıklı menfaat dostluğu ama olsun her ikisi de karşılıklı birşeyler alıp veriyorlar yani birbirlerinin hayatını kolaylaştırıyorlar.
Paylaşımda bulunuyorlar.
Bu karşılıklı alışveriş uzunca bir süre devam ediyor.
Köylü bir gün hastalanıyor her gün götürdüğü sütü götüremeyecek yılana, çağırıyor oğlunu yanın...
"Bak oğlum bizim bahçenin yanındaki dut ağacının dibinde her gün bir yılan gelir, benim götürdüğüm sütü alır ve yerine bir altın bırakır. Ben bugün hastayım ve bu sütü sen götür ve yılanın verdiği altını getir" der.
oğlu babasının bahsettiği yere gider, sütü bırakır, ancak babasına da kızar...
Çünkü babası o altını almak için hergün yılanı ziyaret etmekte ve süt götürmektedir, her gün gitmekle olur mu?
Kim taşıyacak hergün sütü öldür şu yılanı al altının tümünü der.
Sütü babasının dediği yere bıraktıktan sonra altını vermeye gelen yılana baltayla saldırır...
Yılan kendini kurtarmak isterken aldığı balta darbesiyle kuyruğu kopar ve can acısıyla oğlana saldırır ve onu boğarak öldürür.
Köylü bekliyor ki oğlu gelsin hem de altını getirsin....
Gelen yok, giden yok...
Oğlunun gelmediğini gören köylü hemen bahçeye koşar...
Bir de ne görsün; oğlu ölmüş, yılan acıyla ortalıkta kıvranmakta kuyruğunun yarısı yok!.
Her ikisi de üzgündür...
Köylü de evlat acısı, yılanda kuyruk acısı!
Ancak, zaman geçer birbirlerine yeniden ihtiyaçları olduklarını anlarlar.
Çünkü yılan aç kalır, köylüde altınsız.
Tekrar bir araya gelirler ve derler ki yine eskisi gibi dost olalım.
Köylü der ki; "Sen yine hergün altını ver, ben yine sütünü getireyim"
Yılan kabul eder.
Ne yapsın her ikisinin de rızkı kesilmiştir.
Mecbur yeniden dost olmayı deneyecekler...
Köylü yine herzamanki gibi sütü götürür, yılanın verdiği altını alır.
Bir kaç gün bu durum devam eder ama bir tuhaflık vardır...
Her ikisi de kendini kötü hissetmektedir.
Çünkü köylü her gittiğinde yılanı görünce evladının acısını hisseder yılan ise köylüyü gördüğünde kopan kuyruğunun acısını...
Köylü bakar ki bu durumu devam ettiremeyecek.
Evlat acısı zor!
Der ki yılana :
"Kusura bakma, bende evlat acısı, sende kuyruk acısı varken biz asla dost olamayız.
Birbirimizi gördüğümüzde hep bu acıyı yaşayacağız"
Saygılarımla.
EN BÜYÜK ZENGİNLİK DÜRÜSTLÜKTÜR | |
Nevzat KELEŞ(GERÇEKLER) |
BAYRAMIN KUDSİYETİ | |
MUSTAFA DUMAN |
MODERN DÜNYANIN KÖLELERİ | |
Duygu ENGİN |
İş hayatında başarı için 10 altın kural | |
Ayhan KURT |
SOSYAL YARDIMLAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARİHÇESİ | |
Nurdan Özdemir |
KOMPLO TEORİLERİ!!! | |
ÜMİT KÜÇÜKÖZTÜRK |
SİZİN KÖŞENİZ | |
MERÇEK (Sessiz Çoğunluk) |
Tasarım ve Programlama: Omnportal
e-mail adres
duzcegercek81@gmail
.com